Denize Paralel Gezmek : 1 Günde Iki Farklı Sehir !

Merhaba ! ✨

Kucak dolusu enerjimi aldım ve koştum geldim. Uzun bir ara vermenin ardından, tekrar bir şeyler paylaşacak olmanın heyecanı var üzerimde. 


Yoğun iş temposundan kaçıp kısa bir ara vermeye ne dersiniz ? Her yaz denize gitme fırsatını elde edemesekte, biraz kafamızı dinlemek, soluklanmak hepimizin hakkı. Tavsiye edebileceğim en güzel şeyse yaz için kesinlikle plan yapmamak ve her an yolda olmak ! 

Bu yaz şunu anladım ki uzun soluklanmalar ve tatillerdense , bunaldığım her an hiç hesaplamadan çantamı alıp yola düşme hissi beni daha çok mutlu etti. Ve yine diğer yazlardan farklı olarak tuzlu suları değil tatlı suları tercih ettik. 

Yanii... Denize paralel gezdik ! Bir günde iki farklı şehir! Başlangıç için en güzel iki durak ! 

Eğer sizde bu tür kısa soluklanmalara ihtiyaç duyuyorsanız buyrun yazımı okumaya ...

➤ İLK DURAĞIMIZ BEYAZ CENNET : HİERAPOLİS !



Her mevsimde dünyanın her yerinden gelen insanların akınına uğrayan, diğer bir adıyla Pamukkale Travertenleri !

 Traventerlerin bu şekilde oluşmasına sebep olarak kireçli ve sıcak suların çökelmesi gösteriliyor. Suyun aktığı yerlerde bembeyazken suyun azaldığı veya akmadığı yerlerde kırmızı yada farklı renklerde görülebiliyor.

 2700 metre uzunluğunda ve 160 metre yüksekliğinde olduğunu bilmenizde fayda var diye düşünüyorum çünkü akan suların üzerinde düşmeden tepeye çıkmaya çabalarken kendi kendinize bunu sorgulayacaksınızdır mutlaka !



Aşağıdan da, yukarıdan da girseniz önce havuzlu ve bol ördekli parklardan geçip traverten parkuruna ulaşıyorsunuz. Parkur diyorum ama gerçekten öyle yukarıya çıkmak ayrı, aşağıya inmekse apayrı bir mücadele fakat eğlenceli tabi.

Girişler ücretli (35 TL) , müze kartlar sürekli gezenler için hayat kurtarıcı nitelikte, en azından vakit kaybolmuyor. Bunun yanı sıra ayakkabıyla girmek doğal olarak yasak, yoksa yıllarca bu kadar beyaz kalmasını bekleyemezdik haliyle...


Can yakan bir sıcak olsa da bu sayede ne kadar harika bir yeri gezdiğinizi anlıyorsunuz çünkü ayağınız serin sulardan çıkmıyor. Ne kadar Pamuk dense de ayağınızı kesen ve acıtan bu taşların üzerinde yürürken size aksini sorgulatıp , sövdürebiliyor ta ki yolculuğunuz bitene kadar. Bu  zorlu parkuru tamamlayanlar normal zemine geldiklerinde ayaklarının gerçekten pamuk gibi olduğunu göreceklerdir. Ayaklarınızın dans ettiğine bile şahit olabilirsiniz !😄


Hierapolis'in üç girişi bulunmakta, size tavsiyem aşağıdan gelip yukarı doğru tırmanmanız. Fotoğraf çekilme faslını en güzel aşağıdayken yapabileceğinizi düşünüyorum çünkü denize gitseniz bile bu kadar yanmayacağınızın garantisini verebileceğim bir sıcakta, bu kadar yoğunken, her yer insan kaynarken ve gidiş gelişler yukarıda oldukça dar bir yola düşerken.

Aşağıda biraz tadını çıkarın , bol bol fotoğraf çekilin,yüzün ve yukarı çıkıp keşfedin. Keşfetmeniz gereken yerlerden biri de yukarıda yani güney kapısında bulunan 
" Hierapolis Antik Kenti "
Birçok kişi gün batarken travertenleri gezmeyi önerse de ilk durağımız burası olduğu için biz malesef ki deneyimleyemedik.

➤ BİR AKYAKA HİKAYESİ : AZMAK ! 




Her gelişimizde kalbimizin yarısını bıraktığımız güzel şehrin, keşfedilmeyi bekleyen serin sularıyla tanışma fırsatınız oldu mu hiç bilmiyorum ama biz bunlardan yalnızca biri olan Azmak çayının serin sularında aldık soluğu !



Akyaka'dan Gökova Körfezine kadar uzanan Azmak çayının soda ve kaynak suyundan oluştuğu biliniyor. Bu sebepten olsa gerek suyunun gençleştirici ve güzelleştirici etkisi olduğu iddia ediliyor. Suyunun sodalı olmasından dolayı eskiden kadınlar çamaşırlarını bu çayda yıkadıkları içinse adı "Kadın Azmağı" olarakta geçmekte.



 Akyaka'nın o güzelim ahşap oymalı, bahçelerinden begonvillerin eksik olmadığı evlerinin arasından süzülerek ulaştığınız etrafı sazlıklarla çevrili bu çayı görür görmez ayağınızı sokmak isteyeceğinizden eminim. Tahmin bile edemeyeceğiniz hatta girince alışamayacağınız , adeta vücudunuzu uyuşturan bu soğuk suya girmek gerçekten cesaret ister.



Buraya gelipte tekne turu yapmadan kesinlikle dönmeyin derim.Suyun berraklığını, mavinin en güzel tonunu burada göreceksiniz.Teknenize eşlik eden balıklar, ördekler ve kazları es geçmeyelim çünkü sayıları azımsanmayacak kadar fazla ! Bunun yanı sıra su samurundan deniz kaplumbağasına kadar farklı onlarca hayvan türünü barındırmakta. Dilerseniz kıyıdaki dinlenme tesislerinde ayaklarınızı suya sokarak kahvenizi yudumlayıp, ördekleri de besleyebilirsiniz. 

Anlattıkça, paylaştıkça özlediğim bir yer olarak kalacak. Büyülenmemek elde değil !

Umarım kısa bir kaçamak yapmak isteyenler için bu iki durak güzel bir alternatif olur. Rotanızı her zaman "denize doğru" çevirmeniz dileğiyle ....

Kocaman sevgiler !! 🌊







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Ülke Düşünün Herkes Mutsuz !

Mevsimlere Göre Yaşa !

Instagram Profil Fotografı Neden Görünmüyor ?